Demokrasi tarihinde önemli bir yeri olan Türkiye Cumhuriyeti devletimizin kuruluşunun 100. yılını
kutlamanın sevinci ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Türk milletinin Milli Mücadele ile ortaya koyduğu bağımsızlık azmi ve kararlılığı, Cumhuriyet'in ilanı ile
taçlanmıştır.
Cumhuriyetimizin değerini bilmek ve kuruluş ilkelerini doğru bir şekilde anlamak için o günlerde dünyada
ve ülkemizde meydana gelen değişimleri ve düşünceleri iyi analiz etmek gerekir. Özellikle 19. yüzyılın
son çeyreğinde ve 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan iktisadi, siyasi ve sosyal alanlarda tüm toplumsal
katmanları etkileyen zorluklar, ülkeleri yormuş, yıpratmış veya mevcut rejimleri tartışmaya açmıştır.
Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları,
dünyada yaşanan bu sürecin bizzat şahitleri olmuşlardır.
Atatürk, büyük bir feraset ve basiret örneği göstererek zaferle çıktığımız Milli Mücadele'nin hemen
sonrasında Türk milletinin egemenliğini merkeze alan bir ülke yönetim modeli olan Cumhuriyet'i ilan
etmiştir.
Cumhuriyet fikri, bir anda oluşan bir iradenin değil, Atatürk'ün içinde yetiştiği düşünce ikliminin
sonucudur. Namık Kemal ve Ziya Gökalp gibi düşünürler, Cumhuriyet, demokrasi ve bunlara bağlı
yenilikler hakkında yapılan inceleme ve tartışmalar çerçevesinde Türk milletinin karakteristik özelliklerini
ve milli değerlerini kapsayan bir yönetim modelini tartışıyor ve dile getiriyorlardı. Atatürk'ün „Türk
milletinin tabiat ve adetlerine uygun olan idare cumhuriyet idaresidir“ sözü, bu tarihi sürecin bir
yansımasıdır.
Cumhuriyeti fazilet olarak ifade eden Atatürk, büyük imkansızlıklar içinde olmasına rağmen bu fazilet
ışığının altında Türkiye'yi muasır medeniyetler üstüne çıkarma adına fikri hür, vicdani hür, irfanı hür bir
nesil yetiştirmek için kurumsal düzeyde köklü yenilikler yapmıştır.
Bu köklü yenilikler, kısa bir zaman içinde bilimde, imarda, sanatta ve iktisadi alanlarda başarılar
getirmiştir. Cumhuriyetimizin 100. yılında muasır medeniyetlerin üstüne çıkma ülküsü doğrultusunda kat
edilen ilerleme ve yükselişin getirdiği mutluluk, sadece Türkiye sınırları içerisinde yaşayan
vatandaşlarımızı değil, aynı zamanda yurtdışında yaşayan 6.5 milyonluk insanımızı ve Türk dünyasını da
kapsamaktadır. Milli bir kıvanç ve bahtiyarlık olan bu memnuniyet, Cumhuriyetimizin en büyük
kazanımlarındandır.
İnancımız odur ki; Türkiye Cumhuriyeti devletimiz 100 yıl içerisinde milli birlik ve milli beraberlik şuuruyla
başarıların altına attığı imza, gelecek yüzyıllara da taşınacaktır.
Cumhuriyetimizin yeni yüzyılı, Türk ve Türkiye yüzyılı olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle Türkiye Cumhuriyeti devletinin banisi, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa
Kemal Atatürk'ü, dava ve yol arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve
saygıyla anıyoruz.
Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun.
Ne mutlu Türk'üm diyene.
Cemal Çetin
Genel Başkan